Uygulamada Haksız Rekabet ve Rekabet Hukukuna Kısa Bir Bakış

Rekabet Hukuku ile Haksız Rekabet Hukuku arasındaki ilişkiye dair yapılacak bir tespitte ilk olarak, her iki hukuk dalının hangi kanunlarda düzenlendiği ve buna bağlı olarak hangi düzenlemelerin uygulamada geçerliliğini sürdürdüğünü tespit etmek önem arz etmektedir. Özellikle Haksız Rekabet Hukuku’nun birden fazla kanunda düzenleme alanı bulduğu hususu göz önüne alındığında öncelikle Haksız Rekabet Hukuku’nun tanımlanması ve uygulamadaki yerini belirtmek kaçınılmaz olmaktadır.

Haksız Rekabete Yönelik Hukukumuzda Düzenlemeler

Haksız rekabet kavramının, ilk olarak, rakipleri ezmek, onları ekonomik faaliyet alanından uzaklaştırmak amacını taşıyan ve kanuna, kurallara, ahlaka ve/veya dürüstlük kurallarına aykrı nitelik taşıyan davranışları kapsadığı belirtilebilir.1 Hukukumuzda haksız rekabete yönelik en ayrıntılı düzenleme Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK m. 54-63) yer almaktadır. Temelinde haksız fiili barındırması sebebiyle haksız rekabete ilişkin bir diğer düzenleme ise Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK m. 57) bulunmaktadır. Ayrıca belirtmek gerekir ki 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (m. 83/84) ve 3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun gibi düzenlemelerde de haksız rekabete ilişkin hükümler yer almaktadır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Haksız Rekabet Başlıklı 57. maddesinde “Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilir. Ticari işlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.” Hükmü haiz olup anılan maddenin ikinci fıkrası ile de Türk Ticaret Kanunu’nun 54 ila 63. Maddeleri korunmuştur. Bu kapsamda bakıldığında TTK’nin özel, TBK’nin genel hüküm niteliğinde olduğu görülmektedir.

Belirtilmelidir ki haksız rekabet ihlalleri ile karşılaşılan durumlarda uygulanacak kanun bakımından TBK m.57’nin uygulama alanı oldukça sınırlıdır. Uygulamada esnaf, avukat ve doktor gibi meslek mensupları arasındaki, TTK kapsamında değerlendirilemeyen ihlal iddiaları açısından gözlemlenmesi olasıdır.2 Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 1989 tarihli içtihadının konuya yaklaşımı da bu şekildedir.3

1  Örs, s. 13.

2  Örs, s. 25.

3  “Tacir olmayanlar (iki berber gibi) arasındaki haksız rekabete BK’nun 48. Maddesi uygulanacaktır”, (11 HD. E. 88/2889, S. 2929)

Haksız rekabete ilişkin hükümler, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda 54. ila 63. maddeleri arasında yer almaktadır. Haksız rekabete konu olabilecek başlıca ihlaller TTK’nin 55. Maddesinde sıralanmıştır. Ticaret hayatında karşılaşılabilecek farklı ihlal ihtimallerine yönelik oldukça kapsamlı bir liste sunan bu madde, genel bir bakışla, öne çıkan vasıfları üzerinden altı ayrı alt başlıkta değerlendirilebilir. Aldatıcı veya yanıltıcı ilan veya açıklamalarda bulunulması, sahip olunmayan paye/unvan kullanılması, başkası ile veya onun ürünleri ile karıştırılmaya yönelik davranışlarda bulunulması ve rakibin konumundan haksız yere yararlanılması amacını taşıyan karşılaştırmalarda bulunulması, bunlardan ilkidir (m. 55/a-(1-5)). Tedarik fiyatının altında satış, saldırgan satış yöntemleri, müşterinin ek edimlerle veya ürüne/hizmete ilişkin niteliklerin gizlenmesi suretiyle yanıltılması olarak sıralanabilecek satış/pazarlama yöntemleri, ikinci alt başlığı oluşturmaktadır. (m. 55/a-(6-9)). Üçüncü alt başlıkta, taksitle satım sözleşmesinde belirli konularda eksik beyanda bulunulması ve yanıltıcı bilgiler içeren formüller kullanılması, satış sözleşmelerinde dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanılması yer almaktadır (m. 55/a(10-12) ve m. 55/f). Bu hükümler, satıcının müşteri karşısında sahip olduğu hukuki veya ticari/mesleki bilgi üstünlüğünü ve konumunu kötüye kullanmasının ve bu sayede de müşteriyi sözleşme hükümleri vasıtasıyla aldatmasının önüne geçilmesi amacını taşımaktadır. Üçüncü kişilerin bir işletme aleyhine kanun dışı davranışlarda bulunmaya yönlendirilmesi ise, dördüncü alt başlıkta yer almaktadır. Bu, uygulamada kendisini, müşterilerin sözleşmeyi ihlal etmeye veya işçilerin iş sırlarını açıklamaya teşvik edilmesi şeklinde gösterebilir (m. 55/b). Başkasının teklif veya hesap gibi iş ürünlerinden yetkisiz yararlanılması ile üretim sırlarının ifşa edilmesi, beşinci alt başlığı oluşturmaktadır (m. 55/c-d). Faaliyet gösterilen piyasadaki iş şartlarına uyulmaması ise, altıncı alt başlıkta değerlendirilebilir. (m. 55/e). Faaliyet açısından gerekli olan ruhsat ve izinlerin alınmasına, iş sağlığının veya çevrenin korunmasına ilişkin düzenlemelerin ihlal edilmesi bunlar arasında sayılabilir.4

Haksız Rekabet ve Rekabet Hukuku İlişkisi

4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (RKHK) amacın, “mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak…” (m.1) olduğu belirtilmektedir.

Haksız rekabetin önlenmesine yönelik düzenlemelerin amacı, hukuka uygun ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rekabet hukukunun temel amacı ise, piyasadaki katılımcılar arasındaki rekabeti teşvik etmek yoluyla sosyoekonomik amaçların gerçekleştirilmesidir.5 Her iki alanın yön ve yöntemleri farklı olsa da temel amacı rekabetin korunmasıdır. Rekabethukuku, ihlallere karşı rekabet serbestisini korurken; haksız rekabet hukuku ise haksız ticari uygulamalar karşısında dürüst rekabeti korumaktadır. Rekabet hukuku, kartel anlaşmaları ve hâkim durumun kötüye kullanılması gibi rekabet ihlallerine müdahale ederken, o esnada bu ihlallerin tüketicilere doğrudan bir zararının söz konusu olup olmadığına bakmamaktadır. Elbette ki, piyasada bozulmamış bir rekabet sisteminin tesisi ile piyasa katılımcısı olan tüketicinin de menfaatleri korunmuş olacaktır. Dolayısıyla rekabet ve haksız rekabet hukuku, serbest ve dürüst rekabetin bir diğer ifade ile

4  Türk Hukukunda Haksız Rekabete İlişkin Düzenlemeler (Prof. Dr. Çağlar Özel/Dr. Semih Sırrı Özdemir)

5  Sanlı, s. 24.

bozulmamış rekabetin korunmasına matuf ve kapsamlı bir rekabet düzeninin birer parçası olarak anlaşılmaktadır.6 Her ne kadar içerikleri farklılaşsa da iki hukuk alanının da ele aldığı konu rekabet sistemi ve bu sistemi oluşturan bireyler ve teşebbüslerin ilişkileridir. Öyle ki korunan menfaat bakımından bir ayrıma gidildiğinde; haksız rekabet hükümlerinin uygulamada ağırlık kazanan yönü, rakiplerin ya da rekabet sürecinde yer alan kişilerin ilgili çıkarlarının korunmasıdır.7 Rekabet hukukunda ise, birincil amaç, iktisadi etkinliğin sağlanması amacıyla rekabetin teminidir.8 Bu bağlamda Haksız rekabete ilişkin düzenlemelerin temelinde dürüstlük kurallarının, rekabet hukukunun temelinde ise ekonominin yer aldığı yorumu yapılabilmektedir. Rekabet Hukuku’nun ve Haksız Rekabet Hukuku’nun amacı rakipler arasındaki rekabetin sistematik ve etkin bir şekilde sürdürülmesi olduğundan amaç bakımından karşılaştırıldığında her iki hukuk alanı da bir diğeri olmadan amacını gerçekleştiremeyecektir. Öngörülen yaptırımlar açısından; Haksız Rekabet Hukuku düzenlemelerinin ihlali sonucu özel hukuk alanında yaptırımlar öngörülmekteyken Rekabet Hukuku düzenlemelerinin ihlalinde ise Rekabet Kurulu tarafından ciddi rakamlara varan idari para cezası verilebilmektedir. Bir diğer karşılaştırma da özel-kamu hukuku bakımından yapılmaktadır. Haksız Rekabetin TTK ve TBK hükümlerinde düzenlenmesiyle özel hukuk normu olarak kabul edildiği, Rekabet Hukukunun ise RKHK’ya tabi işlemlerin bağımsız bir idari otorite olan Rekabet Kurumu eliyle yürütüldüğü ve Rekabet Kurulu’na karşı açılan davaların idari yargı tarafından görülmesi dikkate alındığında kamu hukuku özellikleri gösteren karma nitelikli bir hukuk dalı olduğu kabul edilmektedir.

Son olarak mikro ve makro bakımından düzenlenme ayrımına gidildiğinde; Doktrinde kabul gören görüşlerden de anlaşılacağı üzere rekabet düzenini Rekabet Hukuku makro anlamda düzenlemekteyken; Haksız Rekabet Hukuku mikro anlamda düzenlemektedir.

Tartışılması gereken bir husus da 4054 sayılı RekabetinKorunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin ihlalinin TTK madde 55’e göre de bir ihlal olup olmayacağı hususudur. Öncelikle belirtilmelidir ki her iki alan arasında özellik ve genellik ilişkisi bulunmamaktadır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında ışığında, piyasada serbest ve dürüst rekabeti tesis etmek için çıkarılmış ve dolayısıyla aynı amaca hizmet etmiş iki kanuni düzenleme bulunmaktadır. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’da rekabet ihlalinin tespiti halinde hem idari para cezası hem de tazminat talebi söz konusu olmaktadır. Netice itibarıyla bir ihlal söz konusu olduğunda haksız rekabet hukukuna nazaran çok daha ağır yaptırımlar rekabet hukukunda düzenlenmiştir. Bundan dolayı da 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun kapsamında bir ihlal Rekabet Kurulu tarafından tespit edilmiş ve idari para cezası uygulanmış ise artık haksız rekabet hukukundaki değil; rekabet hukuku kapsamında düzenlenmiş olan tazminat talebinin söz konusu olması gerekir. Netice itibariyle her rekabet ihlali aynı zamanda haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği gibi herhaksızrekabet davranışıda rekabet hukukuaçısından bir ihlal teşkil etmemektedir.

6 EMMERICH, V. (2009), Unlauterer Wettbewerb, 8. Aufl., Beck Verlag, München, Deutschland, s. 57.

7 Bununla birlikte, haksız rekabet ihlalleri karşısında rakipler dışındaki sayılan kişilerin de davacı olabilecekleri özellikle belirtilmelidir, (TTK m. 56-58).

8 Erdem, E.: Rekabet Hukuku ve Haksız Rekabet İlişkisi, Prof. Dr. Ömer Teoman’a 55. Yaş Günü Armağanı, C: 1, İstanbul 2002, s. 385.

Yargı Kararları

Yargıtay, Rekabet Hukuku ve Haksız Rekabet Hukuku arasında net bir ayrıma gitmemekle birlikte Haksız Rekabet Hukuku’nun amacını tanımlarken, bu amacı rekabete dayalı ekonomik sistemin korunması amacını da kapsayacak şekilde tanımlamıştır.

Danıştay ise Rekabet Kurulu’nun inceleme yaparken ve bu incelemeler sonucunda soruşturma ve karar evresinde Rekabet Hukuku’nun dışına çıkmaması gerekliliğine dikkat etmektedir. Öyle ki Haksız Rekabet Hukuku’na ilişkin incelemelerde yetkili merciin adli yargı olduğunu vurgulayan kararları mevcuttur.

Rekabet Kurulu Kararları

Rekabet Kurumu’na yapılan başvurularda başvurucuların Rekabet Hukuku ve Haksız Rekabet Hukuku’nu birbirine karıştırdığı şikayetlerin olduğu görülmektedir. Bu gibi durumlarda Kurul, şikayete konu fiilin Haksız Rekabet teşkil ettiğini ve RKHK kapsamında bir eylem teşkil etmediğini kararlarında açıkça belirtmektedir.9

Sektör Bakımından Ortaya Çıkan Farklar

Yaygın olarak Asansör sektöründe dünya uygulamalarına bakıldığında özellikle Avrupa Birliği içinde birkaç kez önemli rekabet soruşturmalarının açıldığını ve firmalara ceza verildiği bilinmektedir. Türk hukuku uygulamasında da asansör firmaları hakkında Rekabet Kurumu tarafından soruşturmalar açılmaktadır. Söz konusu sektörde rekabet hukuku uygulamalarına az sayıda rastlanılmasına rağmen, uygulamada haksız rekabet düzenlemeleri alanına girebilecek çok sayıda uygulamayla karşılaşılmaktadır. Bunlara “adam ayartma”, “rakibi kötüleme”, “kendisinde olmayan özellikleri varmış gibi gösterme” davranışları örnek gösterilebilmektedir.10

Buna ek olarak helal gıda sertifikalı teşebbüsler pazarı ve LPG Tüp piyasasına yönelik getirilen yasaklar neticesinde de ihlaller oluşabileceği belirtilmektedir.11

Stj. Av. Eda YILMAZ & Av. Hayal KALEMKÖY

9 Rekabet Kurumu, Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Nurettin Kaldırımcı’nın 2010 Rekabet Mektubu, (Çevrimiçi), https://www.tbb.org.tr/Content/Upload/Dokuman/1592/2010_Rekabet_Mektubu.pdf, 26.11.2019, s. 12.

10 Ali Osman Özdilek, “Türk Rekabet ve Haksız Rekabet Hukuku’na Genel Bakış”, (Çevrimiçi) http://www.emo.org.tr/ekler/004d54cf0a0174a_ek.pdf, 04.09.2019.

11 Rekabet Hukuku ve Haksız Rekabet Hukuku İlişkisi Yüksek Lisans Tezi Sinan Barış Yaşar Yazinin tam halini pdf olarak goruntulemek icin tiklayiniz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to top