Türk Ceza Hukukunda bilişim suçlarını doğrudan bilişim sistemlerinin kullanılmasıyla işlenen doğrudan bilişim suçları ve bilişim sistemlerinin kullanılmasıyla başka bir suçun nitelikli halini oluşturacak şekilde işlenen dolaylı bilişim suçları şeklinde ikili bir ayrım yaparak tasnif etmek mümkündür. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 2009/11.193E. 2009/268K. sayılı kararında da bilişim suçlarının dolaylı ve doğrudan bilişim suçları olarak ayrımının altını çizmiştir.
➢ “Bilişim suçları, öğretide ve uygulamada öncelikle; a) Doğrudan bilişim suçu (gerçek bilişim suçları), b) Dolayısıyla bilişim suçu (bilişim bağlantılı suçlar) biçiminde tasnife tabi tutulmuştur. Türk Ceza Kanunu’nda da bu sistem kabul edilmiştir. Şöyle ki: Bilişim sisteminden amaç, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işleme tabi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Bilişim alanı ise, bilgileri depo ettikten sonra bunları otomatik olarak işleme tabi tutan sistemlerden oluşan alanlardır. Ceza Yasasının 2. Kitap, 3.Kısım, 10. Bölümünde `Bilişim Alanında Suçlar` başlığında 243. maddede `Bilişim Sistemine Girme`, 244. maddede `Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme` 245. maddede `Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması` düzenlenmiştir. Dolayısıyla bilişim suçları ise, klasik suçların bilişim sistemlerinden yararlanılarak işlenmesi olup bu suçların nitelikli şekli olarak o suçla ilgili bölümlerde yer almaktadır. TCK’nın 112, 113, 125, 132, 133, 134, 135, 136, 138, 142/2-e, 158/1-f, 213-218, 226, 228 vs maddelerinde yazılı suçların bilişim sistemleri kullanılarak işlenmesi mümkündür.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, T:17.11.2009 2009/11-193E., 2009/268K., T:25.05.2010 2010/11-25E., 2010/123K)
Doğrudan bilişim suçları, teknolojinin gelişmesine paralel olarak bilişim sistemlerinin kullanımın artması sonucu ortaya çıkan doğrudan internet ve bilişim sistemlerinin kullanımına özgü suçlar olup, Türk Ceza Kanunu’nda doğrudan bilişim suçları ‘’Bilişim Alanında Suçlar’’ başlığı altında düzenlemiştir. TCK madde 243’te Hukuka Aykırı Yollarla Bilişim Sistemine Girme veya Çıkmama Suçu, TCK madde 244’te Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu, TCK madde 245/A’da Yasak Cihaz veya Programlar Suçu olarak düzenlenmişlerdir. Bunun yanı sıra dolaylı bilişim suçları ise, bilişim sistemleri olmaksızın da işlenebilecek klasik suçların bilişim sistemleri aracılığıyla işlenmesi ile nitelikli hal teşkil etmesi durumunda ortaya çıkmaktadır. TCK madde 142/f.2’ de Bilişim Sistemlerinin Kullanılması Suretiyle Hırsızlık Suçu, TCK madde 228/f.3’te Bilişim Sistemlerinin Kullanılması Suretiyle Kumar Oynanması İçin Yer ve İmkan Sağlama Suçu ve son zamanlarda ülkemizde ve dünyada sıklıkla işlenmekte olan ve bu yazımızın konusu olan TCK madde 158/1-f’deki Bilişim Sistemlerinin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçu Türk Ceza Kanunu’nda suç tipinde maddi unsur olarak açıkça bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılmasının geçtiği dolaylı bilişim suçlarıdır.
TCK madde 158/1-f uyarınca bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi bakımından çeşitli yöntemler vardır. Sosyal medya hesapları üzerinden dolandırıcılık, elektronik ticaret dolandırıcılığı, sosyal mühendislik yöntemiyle dolandırıcılık, ortadaki adam saldırısı ile dolandırıcılık, dijital reklam dolandırıcılığı, Ponzi Piramidi dolandırıcılığı, online oyun kumar ve bahis sitelerinde dolandırıcılık olarak çeşitli yöntemlerle suç tipine uygun eylemin gerçekleştirilmesi mümkündür. Sayılan yöntemlerden Ponzi Piramidi dolandırıcılığı yönteminin üzerinde durulup ülkemizde de son zamanlarda gündemde ve soruşturma ve/veya kovuşturma dosyasına konu olan kripto paralar üzerinden anlatılacaktır.
o Ponzi Piramidi Dolandırıcılığı ve Kripto Paralar
Ülkemizde saadet zinciri olarak da bilinen ponzi piramidi, yatırımcılara kazanacağı konusunda taahhüt edilen paranın sisteme giren diğer yatırımcılardan alınan para ile karşılandığı bir döngü olup bu sistem ilk defa 1920 yılında İtalyan Dolandırıcısı Charles Ponzi tarafından uygulanmıştır.
Ponzi piramidinin temel işleyişi ilk olarak sistemin kurucusu olan kişinin yatırım yapması için birkaç kişiyi ikna etmesi sonucu yatırılan para karşılığında ve sisteme kendileri dışında yatırımcıları kazandırmaları koşuluyla yatırılan paraya göre belirli oranlarda para kazandırılması teması üzerinde şekillenmektedir. Bu bağlamda sisteme kurucu tarafından dahil edilen ilk yatırımcılar para kazanmak için yeni yatırımcılar bulurlar ve sisteme dahil ederler. Yatırımcıların sisteme yeni dahil ettikleri yeni yatırımcılardan komisyon adı altında kazançları gündeme gelmekte olup komisyonları dışındaki yatırılan paradan kalan miktar ise sistemin kurucusuna ait olur. Bu bağlamda sistemin kurucusu sistemden en fazla parayı kazanan kişi olurken sisteme dahil edilen yeni yatırımcılar ve onların dahil ettikleri yatırımcılar, sisteme kattıkları kişilerle orantılı olarak sadece komisyon bedeli ve faiz getirisi alırlar. Şöyle ki piramit sistemi mantığı hakim olup sisteme dahil edilen yeni yatırımcıların paraları üst basamakta kendilerini sisteme dahil eden yatırımcılara komisyon olarak dağıtıldıktan sonra, para piramidin en üst basamadığındaki kurucuya kalacaktır. Bu nedenle sistemin işleyişinin sağlanması ve kazanç elde edilebilmesi için sürekli olarak ağın genişlemesi ve yeni yatırımcıların sisteme dahil olması gerekmektedir. Sisteme sürekli olarak yatırımcı dahil edilmesi mümkün olmadığından, yeni yatırımcı bulunamaması durumunda kurucu diğer yatırımcılara vadetmiş olduğu faizleri ödeyemez hale gelir ve sistem çöker. Yeni yatırımcı bulunamaması nedeniyle sistemin çökmesi sonucu yatırımcılar vaat edilen faizleri alamadıkları gibi yapmış oldukları yatırımlarını da kaybedeler ve sonuç olarak bu sistemin çökmesi sonucu tek kazanan sistemin kurucusu olur.
Ponzi piramidinin çökmesi sonucu meydana gelen zarar yatırımcıların mal varlığında gerçekleştiğinden ve sisteme ‘kazanç vaadi’ ile dahil olduklarından TCK madde 157 uyarınca dolandırıcılık suçunun maddi unsurlarına rastlanmaktadır. Dolandırıcılık suçunun kanuni tanımı incelendiğinde:
➢ TCK madde 157: Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası verilir.
Suçun maddi unsurları failin hileli davranışlarla mağduru aldatması, mağdurun mal varlığında zararına sebebiyet vermesi ve failin kendisine ya da başkasına yarar sağlamasıdır. Bu bağlamda Ponzi Piramidi sisteminde suçun maddi unsurlarından hileli davranışı ve bu davranış neticesinde yatırımcının aldatılmasının tespiti suç tipine bağlılık açısından gerekli ve yeterli olacaktır. Şöyle ki sistemin işleyişi kapsamında her yatırımcı kendisinden sonra sisteme dahil edilecek olan yatırımcı ve yatırımı nezdinde kazanç sağlayacak olup kurucu tarafından kişilere verilen vaat de
bu yöndedir. Ancak sisteme giren kişi, kendisinden sonra yeni bir yatırımcının dahil olup olamayacağını veyahut da sisteme kaçıncı sıradan dahil olduğunu bilmeyerek ve kazanç sağlayacağını düşünerek girmektedir. Doktrinde ’düşsel umut yaratarak haksız kazanç sağlama’ olarak da adlandırılan bu yöntem dolandırıcılık suçunun maddi unsuru olarak hileli davranışlarla aldatma unsurunu sağladığını göstermektedir. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun konuya yaklaşımı da aynı şekildedir.
➢ “Sanıkların eylem birliği içerisinde hile ve desiselerle mağdurların fikri faaliyetlerini etkiledikleri, onlarda psikolojik bir körlük yarattıkları, matematiksel işlem ve tablolarla üyelerde hatalı bir inanç meydana getirdikleri, çok para kazanılacağı vaadi, yüksek volümlü müzik, devamlı alkışlarla katılımcıların sağlıklı düşünme yeteneğinin ortadan kaldırıldığı, oluşan hatalı inanç ve kanaatle devamının sağlandığı, belirtilen sanıkların, toplantıya katılmalarından üye olunmasına kadar ki zaman içerisinde ustaca hazırlanmış mizansen ve yalanlarla mağdurları kandırdıkları, kullanılan hile ve desisenin mağdurların bulundukları sübjektif durum nazara alındığında kandırıcı nitelikte olduğu, sanıkların gerçek durumu açıklamadıkları zira, sistem gereği zincirin halkaları genişledikçe üye temin etmenin zorlaşacağı, belli bir müddet sonra üye temininin imkânsız hale geleceği ve sistemin bu aşamada çökeceği, son üye olanların bu işleyiş içerisinde para kazanma olanağının bulunmadığı, bu durumun bilinçli olarak gizlendiği, bu eylemler nedeniyle mağdurlar zarara uğratılarak sanıkların haksız kazanç elde ettikleri, bir kısım mağdurların başlangıçta ödedikleri katılım bedelini daha sonra kendilerinin de üye bulmak suretiyle zararlarının giderilmiş olmasının sanıklar açısından oluşan suçu ortadan kaldırmayacağı, bu şekilde sanıkların eylemlerinin hukukî boyuttan çıkıp cezai sorumluluğu gerektiren dolandırıcılık suçu niteliğini aldığı” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 24.11.1998 gün ve 1998/6-280E., 1998/359K. sayılı Titan Davası Kararı)
Ponzi piramidi, son zamanlarda örneklerine sıklıkla rastladığımız kripto para üzerindeki dolandırıcılık yöntemlerinde de kendini göstermekte olup kripto paralar kapsamında işlenen dolandırıcılık suçunun en tipik kendini gösterdiği şekli bulut madenciliği olarak bilinen ‘’cloud minig’’dolandırıcılığıdır. Kripto paralar, herhangi bir devlet otoritesine bağlı olmaksızın dijital ortamda vuku bulan ve kağıt paranın bilişim sistemlerindeki karşılığıdır. Yatırımcıların kripto paralar üzerinden kazanç sağlayabilmesi iki şekilde gündeme gelmekte olup ilk olarak kripto paralar üzerinden işlem gören borsalardan kripto para satın almak, ikinci olarak cloud mining yöntemiyle kripto para üretmektir. Daha çok gerekli bilişim sistemlerinin oluşturulması ile şirketler sürekli işlevsel olan data centerlarından kripto para üreterek internet ortamından yatırımcılara sunmaktadırlar. Bu bağlamda gerekli donanımsal alt yapıya sahip olmayan kullanıcılar söz konusu şirketlerin ürettikleri kripto paraları bedel karşılığında kiralamakta ve üretici şirket kripto paralar üzerinden elde edilen karı kullanıcılarına pay ederek hem kendisi kazanmakta hem de kullanıcılarına kazandırtmaktadır. Kripto para sisteminde ponzi piramidi dolandırıcılığının tezahür etmesi gerçekte cloud mining gücü olmayan şirketlerin, kullanıcılara yüksek kar kazanç vadederek herhangi bir madencilik işlemi ve kripto para söz konusu değilken; yeni yatırımcıların sisteme dahil olmasını sağlarlar ve bu şekilde yeni yatırımcıların sisteme girmesiyle aslında daha önceki yatırımcıların karları dağıtılır ve sistemin kurucusu kazanır. Günün sonunda, madencilik yaptığı ve belirli oranlarda faiz getirisi vaadinde bulunan şirket sisteme yeni yatırımcı bulamaz ve yeni yatırımcılar hem yatırımlarından olurlar hem de kazanç elde edemezler. Bu bağlamda bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, suçun maddi unsurlarının mevcut olması nedeniyle işlenmiş olacaktır.
Ülkemizde Thodex ve VeBitcoin olaylarıyla yargıya taşınan dolandırıcılık vakaları söz konusudur. Hukuki süreç olarak daha ilerde olan Thodex soruşturmasında, kendilerine vaat edilen kazanca ulaşamayan ve yatırımlarından olan yatırımcılar suç duyurusunda bulunmuştur ve Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında ‘’suç işlemek amacıyla örgüt kurma’’ ve ‘’bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık’’ suçlarından iddianame hazırlanmış olup Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği, Thodex’in kurucusu ve yönetici ile 6 şüphelinin tutuklanmasına karar vermiştir.
Bir cevap yazın